Yazık değil mi deprem mağdurlarına

Ben bu meseleyi takip ediyorum, çünkü mağduriyetim var, ama belki sizler de izliyorsunuzdur.

Ne yazık ki, İzmir 4. İdare Mahkemesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depremi sonrası depremzedeler için aldığı yüzde 20 emsal kat artışı kararını, “kamu yararına” aykırı bulduğu gerekçesiyle geçtiğimiz günlerde ikinci kez iptal etti.

Şehir Plancıları Odası’nın “şehircilik ilkelerine aykırı” diye açtığı dava, depremzedeler aleyhine sonuçlandı.

Karar İstinaf Mahkemesi’ne de gidecek.

Oradan da onay gelirse, iptal kararı kesinlik kazanacak.

★★★

Açıkça söyleyeyim..

Söz konusu karar; 3,5 yıldır zaten çok zor durumda olan ve kimselerin ilgilenmediği depremzedeleri daha da kötü bir ortama soktu.

Ağır ve orta hasarlı depremzedelere bir nebze kolaylık olsun diye belediye tarafından sağlanan olanağın da ortadan kaldırılmasıyla, kentsel dönüşüm projelerinin gerçekleştirilmesi, bana göre artık imkansız hale getirildi.

Çünkü kimse, devlet desteği olmadan bu kadar yüksek maliyetlerin altından kalkamaz.

★★★

Oysa, İzmir Büyükşehir Belediyesi çok doğru ve iyi niyetli bir kararı uygulamaya almıştı.

“K Bölgesi” uygulaması denilen sistemle, mevcutta korunan alanlar belediye tarafından tespit edildi.

Buradaki amaç depremden sonra kentsel dönüşümü hızlandırmak, yapı stokunu yenilemek ve hızlı bir yeniden yapılaşmaya ulaşmaktı.

Büyükşehir’in aldığı kararla beraber ilçe belediyeleri de “K Bölgesi”ne giren parsellerini belirledi ve bu kapsamda olan alanlarda bir iyileşme oldu.

Kentsel dönüşümün böylelikle önü açıldı, çünkü artı kat hakkı yükleniciye devredilince maliyetler düştü.

Ama gelin görün ki, Şehir Plancıları Odası’nın itirazıyla her şey başa döndü.

★★★

Şimdi depremzedeler iyice ortada kaldılar.

Kredi yok, yüzde 20 emsal desteği yok, mali destek yok, çözüm yok..

Ya ne var?

Maliyet artışları var, yüksek enflasyon var, barınma sorunu var, kira sorunu var, çaresizlik var.

Umalım ki, İzmir 4. İdare Mahkemesi’nin iptal ettiği karara edilecek itirazdan olumlu bir sonuç çıksın.

Eğer iptal kararı kesinleşirse, vay depremzedenin haline..

★★★

Bence, bu tür kararlarda, kamu yararının öncelikli olarak düşünülmesi ve ön planda tutulması gerekir.

Sadece teknik şartları gözetilip, olayın önü-arkası düşünülmezse,  istenen sonuca da varılamaz.

Nitekim, deprem mağdurları şu an aynen bu durumdalar.

Ortada bu kadar mağduriyet sorunu, barınma sorunu, maliyet sorunu, enflasyon sorunu, kredi sorunu dururken, hala depremzedeler aleyhine kararlar verilmesini aklım almıyor.

Bu garabeti kim, nasıl çözecek, onu da bilemiyorum.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*