Tarih kadar kırılgan ve güçlü kristaller

Seray Şahinler – 6. YY’a uzanan geçmişi, büyüleyici atmosferi, Medusa efsanesi, heybetli sütunları ve şehrin hafızasındaki yeriyle büyüsünü koruyan yerlerden biri Yerebatan Sarnıcı… Yüzlerce yıldır ayakta kalmayı başaran sarnıç, İstanbul’un en önemli tarihi yapıları arasında. 1500 yıllık sarnıç, İBB Miras’ın beş yıl süren restorasyon çalışmasının ardından iki yıl önce ziyarete açılmıştı.

Sarnıç, açılışa özel güncel sanatla buluşmuş ve uzun süre “Daha Derine” sergisine ev sahipliği yapmıştı. Yerebatan’ın sergi serisi “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” ile devam ediyor. 1 Ağustos’ta kapılarını açan, küratörlüğünü Mahir Polat ile Miroslav Kroupa’nın üstlendiği sergide Çek heykeltıraşlar Vlastimil Beránek ve Jaroslav Prošek’in kristal heykelleri yer alıyor.

“Yeraltının Kapıları”, sarnıcın sularına müdahaleyle yapılmış yerleştirmelerden oluşuyor. Kristal heykeller, sarnıcın da sağladığı ışık kırılmalarıyla, yapının bütününde bir illüzyon oluşturuyor.

Kristallerin güçlülükle kırılganlık arasındaki ince çizgisi, subfosil meşe gövdesinin doğaya kök salan zamansızlığı sarnıcın tarihsel ve güncel rolüyle de yeni bir hikâye sunuyor. Sarnıcın atmosferinde su ve taşın imgeleri üzerine düşündüren bir sergi.

‘Daha daha derine’

Yerebatan Sarnıcı’nın açılışında ilk sergi “Daha derine” demişti. Görünen o ki ziyaretçiler, Yerebatan’dan daha da derine inerek, tarihin ve sanatın katmanları arasında yeni keşiflerin yollarını arayacak.

Serginin küratörlüğünü yapan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, projeyi şu sözlerle anlatıyor: “İlk sergi büyük etki yapınca İstanbul’daki kültür ataşelikleri ve sanat temsilcileri yoğun bir sergileme arzusu duydular. Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Olga Hajflerova bize projeyi bir taleple getirdi. Uzun süre düşünerek ve geliştirerek bu sergiye karar kıldık. Yeraltı, geçiş, form ve anlam bütünlüğü olan işler yapmak istiyoruz. Serginin fikir olarak sanatçının form ve düşünce dünyasında Yerebatan Sarnıcı’yla konuşan bir tarafı var. O da birçok açıdan burayı tamamlıyor. Bazı gördüğümüz yüzeylerin yansıtma alanları bize yanılsama getiriyor. Bu etkilerin ve yanılsamaların tutkulu olacağını düşünüyoruz.”

Sergi 30 Kasım’a kadar ziyaret edilebilir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*