Teknik konularda ve rakamlarda boğulmaya gerek yok.
Türkiye’de futbol kulüplerinin ekonomik durumu malum. Batma noktasına gelmeyen, öldüm bittim demeyen, borçsuz kulüp kalmadı.
Durum tespiti konusunda Galatasaray başkanı Dursun Özbek’in açık sözlü oluşunu takdir ederim. Lafını esirgemez, gerçekleri saptırmaz, acı reçeteyi gizlemez.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile kulüpler arasında yapılması planlanan protokol gündeme geldiği günden beri söylüyorum: “Denize düşen yılana sarılır” misali, anlaşmayı kurtuluş yolu olarak görmeyin. Görürseniz yanarsınız. Görenler bugün bin pişman.
Zaman çabuk geçti, ağır koşullar devreye girdi, ana para- faiz ödemeleri başladı ve kulüplerin tüm gelir-giderleri TBB tarafından kontrol edilmeye başlandı. Nefes almaya kalksanız Bankalar Birliği ensenizde. Yeni yatırım yapmak isteseniz, karşınıza yaptırımlar çıkar.
İlginçtir, protokole imza koyan başkan ve yönetimlerin yarısı artık görevde değil. Günü kurtardılar, kaçtılar. Ya bıraktıkları enkazı devralanlar?..
Faize çalışmak
Ne demişti Özbek? “Bankalarla 2 milyar 200 milyon lira borcu yapılandırmışız. Ancak çıkmak istiyorum. Senede 300-350 milyon TL faiz ödüyoruz. Eliniz kolunuz bağlı. Tüm hareketlerimiz bankaların kontrolünde.”
Özbek sıkıntısını cesurca dile getiren başkanlardan. Aslına bakarsanız tüm kulüplerin derdi aynı. Kiminin daha büyük, kiminin küçük.
Ortak noktaları, kulüpleri kayyıma götürebilecek tehlikenin adım adım yaklaştığını anlamaları. Çıkış yolu ise; eğer varsa kulübe ait taşınmazların satılması. Dursun Özbek camiasına bu radikal kararı öneriyor.
Olmayanlar mı? Üç – beş yıl sonra Türk futbolu çok farklı bir noktaya evrildiğinde, trajik hikayenin figüranları sayılacaklar, o kadar.
Borcun borçla kapatılmayacağı gerçeğini anlamak için bu cehennem azabını yaşamak gerekiyormuş demek ki.
Lakin atı alan Üsküdar’da şimdi. Hadi geçmiş olsun.
Kartal’da unvan kavgası yaşanmasın
Hasan Arat’ın Beşiktaş kulübü başkanlığına seçilmesi, değişimi de beraberinde getirdi.
Kadroya bakın; futbol takımı teknik direktörü Rıza Çalımbay, futbol genel koordinatörü Samet Aybaba, futbol şubesinden sorumlu yönetici Feyyaz Uçar.
Kartal’ın emektarları sinerji yaratarak, tek amaç uğruna birleşecekler.
Üçü de yüreği Beşiktaş için atan, siyah-beyazlı renkleri yaşam felsefesi edinmiş insanlar.
Fakat unutmayalım; kulüp sevdası ömürlük, unvanlar geçicidir.
Mayanın tutması için egolardan ve geçmişe dayalı hesaplaşmalardan arınmak gerek. Burada yetki karmaşası yaşanırsa, en büyük zararı yine Beşiktaş görür.
Sandığa giden gazeteciler!
Beşiktaş kulübü, geçen hafta tarihi bir kongre gerçekleştirdi.
Seçime medyanın ilgisi büyüktü. Kulübü takip eden muhabir arkadaşlarımız havayı soludu, haberlerini aktardı.
Eleştirim Beşiktaş özelinde değil. Geçmişte diğer büyük kulüplerin kongrelerinde de benzer görüntüler vardı. Gazeteci olarak bir takıma gönül verebilirsiniz. Hatta o kulübe delege de olabilirsiniz. Ancak oy pusulasını sandığa atarken objektife poz verip sosyal medyada paylaşırsanız, iş farklı yere gider.
Unutmayalım; gazeteciliğin temel ilkelerinden biri “tarafsızlıktır.”
Samsunspor’dan doğru yatırım
Samsunspor kulübü başkanı Yüksel Yıldırım, vizyon sahibi bir futbol yöneticisidir. Camianın gözünde reyting getirmeyen girişimleri, yarınları kurtarmaya yönelik kalıcı yatırımlardır.
Başkan şimdi de, uzun yıllar İngiltere’de çalışmış analiz uzmanı Orbay Ünsoy’u kulüp bünyesine kazandırdı. Ünsoy, Blackpool ile Luton City kulüplerinde kariyer yapmış, alanında master ve doktora sahibi deneyimli bir futbol sevdalısı. Hemşehrilik duygusu ağır basınca teklife hayır diyememiş.
Günümüzde isabetli transferler, bilimsel çalışmalar ve nitelikli verilere dayanıyor.
Samsunspor, Orbay Ünsoy’un liderliğinde oluşturulacak data ve analiz ekibiyle önemli bir hamle yaptı.
Bu çağdaş girişimin neticesini merakla bekleyenlerden biri de benim artık
Her şey bittiğinde
“Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” – Aliya İzzetbegoviç
Bir yanıt bırakın