Müzesiz yaşam!

Hafta sonunda eşi ve çocuğunu da alarak Şanlıurfa’yı gezmeye giden okurumuz kaldığı otelden arıyor… 

– Buraya özellikle övgüsünü duyduğumuz arkeoloji ve mozaik müzelerini gezmeye gelmiştik, diyor, fakat gelince öğrendik ki tüm müzeler kapalıymış… 

– Sebep? 

– Geçen Şubat’taki Adıyaman depremi ve ardından Mart ayında gelen sel felaketinden sonra müzeler kapanmış, bir daha da açılmamış… 

– Herhalde onarıma alındı… 

– Onarım da olsa bu kadar uzun sürer mi? 

– Peki ne zaman açılacakmış? 

– Önümüzdeki yıl açılacağı söyleniyor. Buradaki otelciler de çok şikayetçi… Arkeoloji müzesinde Göbeklitepe’den çıkarılan eserler de sergileniyor. O yüzden dünya çapında ilgi çekiyor. Müzeler kapalı olunca yabancı turist de gelmez olmuş… Otellerin işi yarı yarıya azalmış… 

Okurumuz ekliyor: 

– Müzeler kapalı olunca Urfa Kalesi’ni gezmek istedik… Kale de kapalıymış… 

Söz müzelerden açılmışken… 

İstanbul’daki en renkli iki müzeden söz edelim… 

Birincisi Rahmi Koç Sanayi Müzesi… Haliç’teki bu müzeye giriş; büyükler 160 TL, öğrenciler 80 TL… Müze kart geçmiyor… Anne baba ve çocuk üç kişi bir pazar günü bu müzeyi gezmeye kalkarsa 400 TL giriş ücreti ödeyecek, birer de çay içerlerse masraf 500 lirayı geçecek… Yol parası hariç. 

Ve bir sanat müzesi: İstanbul Modern… Galataport’taki bu müzeye giriş, büyük 180, çocuk 120 lira. Burada da müze kart geçmiyor. Sadece perşembe günleri 10 – 14 arası ücretsiz… O saatlerde de okul var. Merak etmez misiniz? Fiyatlar böyle olunca… Vasat gelirli ailelerin çocukları tarihle, sanatla, kültürle nerede, nasıl buluşacak? 

FELSEFE!

İstanbul Tabip Odası, Cumhuriyet’in 100. Yılı nedeniyle 16 Kasım günü bir felsefe buluşması düzenledi. Davetiyede deniyordu ki: 

“… bu felsefe buluşmasında, felsefenin sağladığı özgür düşünme alanı içerisinde kendi tribünümüze konuşmayı bırakıp Cumhuriyet’i yüz yıllık bir mesafeden okumaya ve sağlık hizmetlerinin geldiği trajik tablonun köklerini yüz yıllık tarihin içerisinde arayıp, hekimliğin dünden bugüne dönüşümüne Cumhuriyet merceğinden bakmaya da çalışalım diye düşündük.” 

Konuşmacılar: Ayşe Hür, Ferda Keskin, Osman Elbek. 

Ayşe Hür, malum Atatürk ve Cumhuriyet dönemine ilişkin keskin eleştirileriyle tanınıyor. Diğer iki konuşmacının CV’lerinde Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili bir uzmanlığı ve birikimleri görünmüyor. 

Konferansın niyetinin ne olduğu, seçilen konu ve konuşmacılardan anlaşılıyor… 

Üye hekimler İTO’dan bu hizmeti mi bekliyor? 

TOPÇULAR

Almanya’yı başarılı bir oyunla yendiğimiz milli maçtan sonra yorumcularımız “Futbolda yeni ve parlak bir nesil geliyor” görüşünde birleştiler.  

Yeni nesil geliyor da nereden geliyor? 

İlk golümüzü atan Ferdi Kadıoğlu, Hollanda altyapısından.. İkinci golü atan Kenan Yıldız, Almanya altyapısından… Üçüncü golü atan Yusuf Sarı, Fransa altyapısından geliyor… Kaptanımız Kaan Ayhan da Almanya altyapısından. 

İki milli yıldızımız, Ferdi ve Kenan, Türkçe konuşamıyorlar… Röportajları İngilizce veriyorlar.. Neyse ki Yusuf ve Kaan, Türkçe biliyor. 

Yedekler arasında da yabancı altyapılardan gelenler var… 

Bu tablo bize bir şey söylüyor.  

Bizim çocuklar iyi hocalar eline verilir ve teknik imkanlar sunulursa Avrupa çapında başarılara imza atacaktır. 

Tablo bunu gösteriyor. 

SÖZ

Koç üniversitesi öğretim üyesi Tarık Amar meseleyi kısa ve öz olarak koymuş ortaya: 

“Amerika dünyadaki bütün dengesizliklerin sebebidir ama kendisini çözüm gibi ortaya koyuyor.” 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*