İsrail, Filistinlilerin topraklarıyla birlikte yer altı zenginliklerini de gasbediyor.
İsrail’deki Arap Azınlık Haklarını Koruma Hukuk Merkezi “Adalah”, 5 Şubat’ta İsrail Enerji Bakanlığı’na gönderdiği bir mektupla, İsrailli ve uluslararası şirketlere verilen doğalgaz arama ruhsatlarının, Filistin Devleti’nin deniz sınırları içinde yer alan bölgelerde olduğunu belirtti ve bu durumun uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurguladı. Adalah, ruhsat sahibi şirketlere, Filistin’e ait deniz bölgelerinde yürüttükleri faaliyetleri durdurmalarını talep eden bildirimler gönderdi ve bu sürecin hukuki boyutunu takip etmek için adımlar attı.
Eylül ayında yayımladığı bir güncellemede Adalah, şirketlerden henüz bir yanıt almadığını ve sonuçların Ekim 2023’te açıklanmasına rağmen sondaj ruhsatlarının henüz verilmediğini bildirdi. Merkez ayrıca, İsrail Enerji Bakanlığı’nın 22 Mayıs’ta gönderdiği yanıtı da paylaşarak, ihalenin “İsrail ve uluslararası hukuka uygun” olarak gerçekleştirildiği iddialarının kendilerine iletildiğini açıkladı.
İSRAİL, FİLİSTİN HALEN TANINMADIĞI İÇİN İSTEDİĞİNİ YAPABİLİYOR
Bakanlık yanıtında,
Deniz hukukuna ilişkin uluslararası teamül hukuku ve ilgili anlaşmalar uyarınca deniz bölgeleri üzerindeki haklar yalnızca egemen devletlere aittir. Bu bölgelerin sınırlarını belirleme yetkisi de yalnızca bu devletlerin hakkıdır. Filistin yönetimi, uluslararası hukuka göre egemen devlet statüsünü taşımadığı için deniz bölgeleri üzerinde hiçbir yasal hak iddia edemez.
ifadeleri yer aldı.
Adalah, İsrail’in uzun süredir işgal altında tuttuğu Filistin topraklarıyla ilgili olarak Uluslararası Adalet Divanı’nın 2024 tarihli tavsiye kararına da atıfta bulunarak, Divan’ın şu sözlerine dikkat çekti: “İsrail, işgal hukuku kapsamındaki yükümlülüklerine aykırı bir şekilde, Oslo Anlaşmalarına dayanarak işgal altındaki Filistin topraklarında yargı yetkisi kullanamaz.”
Adalah bu nedenle İsrail Enerji Bakanı ve İsrail Başsavcısına başvurusunu yineleyerek şu taleplerde bulundu:
* Filistin’in deniz sınırları içindeki alanlarda verilen gaz arama ruhsatlarının iptal edilmesi.
* Bu alanlar için bekleyen tüm ihalelerin iptal edilmesi.
* Filistin’in deniz sınırları içindeki gaz kaynaklarının işletilmesini içeren tüm faaliyetlerin derhal durdurulması, çünkü bu alanlar İsrail’e ait değildir ve İsrail’in münhasır ekonomik haklar da dahil olmak üzere bunlar üzerinde herhangi bir egemenlik hakkı bulunmamaktadır.
“FİLİSTİN HALKININ KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI DOĞRUDAN İHLAL EDİLİYOR”
Adalah Hukuk Direktörü Dr. Suhad Bishara, İsrail’in Filistin topraklarındaki doğal kaynaklara yönelik politikalarını “işgal hamleleri” olarak nitelendirerek çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Bishara, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan adımlar attığını belirterek,
İsrail Enerji Bakanlığı, Filistin halkının doğal kaynaklar üzerindeki egemenlik ve kontrol hakkını sistematik bir şekilde yok etmek için yasa dışı işgal gücünü pervasızca kullanıyor
dedi.
İsrail’in, Filistin’in denizcilik alanındaki hak iddialarını, egemen bir devlet olmadığı gerekçesiyle reddetmesini eleştiren Bishara,
İsrail, insan hakları ihlalleri konusunda hesap vermekten kaçınıyor ve bu konudaki meşru talepleri görmezden gelerek hukukun esasını tartışmaktan kaçınıyor.
diye ekledi.
Bishara, Uluslararası Adalet Divanı’nın, İsrail’in işgal altındaki Filistin toprakları, özellikle de deniz bölgeleri üzerindeki doğal kaynakları sömürmesinin, uluslararası hukukun ihlali ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkına doğrudan bir saldırı olduğunu net bir şekilde ortaya koyduğunu vurguladı. Ayrıca,
İsrail’in bu politikaları, Filistinlilerin doğal kaynaklarını tekelleştirme ve onları bu haklardan mahrum bırakma girişimlerinden bir diğeridir.
diye konuştu.
GAZ ARANACAK BÖLGELER
Adalah, Al Mezan, Al-Haq ve Filistin İnsan Hakları Merkezi tarafından paylaşılan bilgilere göre, İsrail Enerji Bakanlığı, uluslararası hukuk çerçevesinde Filistin’e ait deniz alanları olarak kabul edilen bölgelerde doğalgaz arama lisanslarını altı İsrailli ve uluslararası şirkete tahsis etti.
Bu şirketler arasında İtalyan devletine ait Eni, Güney Kore Ulusal Petrol Şirketi’nin yan kuruluşu Dana Petroleum ve İsrailli Ratio Petroleum gibi önde gelen firmalar bulunuyor. Söz konusu ruhsatlar, İsrail Enerji ve Altyapı Bakanlığı’nın Aralık 2022’de başlattığı Dördüncü Açık Deniz Teklif Turu kapsamında dağıtıldı.
Özellikle dikkat çeken bir bölge olan G Bölgesi, Gazze kıyılarına yakın bir deniz alanı olarak, verilen ruhsatların yüzde 62’si Filistin’in de taraf olduğu 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) kapsamında 2019’da Filistin tarafından ilan edilen deniz sınırları içinde yer alıyor. İsrail’in lisans verdiği diğer iki bölgeden H’nin yüzde 73’ü ve E’nin yüzde 5’i de Filistin’in ilan ettiği deniz sınırları içerisine giriyor.
İsrail’in bu adımlarının, uluslararası hukukun yerleşik prensiplerine aykırı olduğu ve Filistin’in denizcilik haklarını açıkça ihlal ettiği belirtiliyor.
FİLİSTİN’İN DENİZ YETKİ ALANINA İTİRAZLAR
Filistin, 24 Eylül 2019 tarihinde BM Deniz Hukuku Sözleşmesi çerçevesinde deniz sınırlarını ilan ettikten kısa bir süre sonra, bölgedeki ülkelerden itirazlar gelmeye başladı. Mısır, 31 Aralık 2019’da BM’ye gönderdiği bir bildiride, “Mısır Hükümeti, Filistin’in ilan ettiği deniz alanlarının dış sınırlarını tanımamakta ve bu sınırların, Mısır’ın Akdeniz’deki doğu deniz sınırı ile çakıştığını kabul etmektedir” ifadeleriyle açık bir şekilde karşı çıktığını belirtti.
Bu gelişmeyi takiben, 14 Ocak 2020’de İsrail de BM’ye başvurarak Filistin’in duyurduğu deniz sınırlarını tanımadığını ve itiraz ettiğini resmen bildirdi.
Daha sonra, Filistin 12 ve 27 Nisan 2022 tarihlerinde BM’ye iki ayrı nota ileterek, kendi deniz alanlarında izinsiz gerçekleştirilen denizcilik faaliyetlerine karşı resmi şikayette bulundu. Bu gelişmeler, bölgedeki deniz sınırları üzerindeki gerilimin devam ettiğini gösteriyor.
Bir yanıt bırakın