Seray Şahinler- “Masumiyet”, “Kader”, “Yeraltı”, “Bunaltı” başta olmak üzere Türk sinemasında özel bir imzası olan yönetmen Zeki Demirkubuz bu kez bambaşka bir hikâye yazıyor. Uzun yıllardır fotoğrafla ilgilenen Demirkubuz’un ilk kişisel sergisi “Hayat”, Müze Gazhane’de ziyarete açıldı. Sergide Demirkubuz’un 2009’dan bu yana çektiği 78 kare var. Tuhaf, İBB Miras ve İBB Kültür ortaklığıyla düzenlenen ve yönetmenin yeni filmiyle aynı adı taşıyan (Demirkubuz yeni filminin ekim-kasım gibi hazır olacağının müjdesini de verdi) serginin küratörlüğünü Nurhak Kaya, sanat yönetmenliğini ise Ebru Yılmaz üstleniyor.
Zeki Demirkubuz fotoğraf çekmeye 14 yıl önce başlamış. Türkiye’nin yanı sıra Japonya, Meksika, Amerika gibi birçok ülkede ‘ân’ı kayıt altına almış. Sergideki seçki, dünyanın farklı coğrafyalarında rastladığı kayda değer anları, Demirkubuz’un gözünden izleyicilere açıyor. Tabiatın, şehrin ve taşranın, varoluşun ve modernizmin üzerimizdeki etkilerini karelerine yansıtan Demirkubuz fotoğrafı sinema kadar hayatın merkezine koyduğunu söylüyor ve ekliyor: “Fotoğraf denilen şey, daha doğrusu anlam denilen iş, gerçekten sonsuz. Her şekli var. Ortalıkta buna dair bir sürü iddia, olgu var. Ben bütün bunların arasında bana ait olanı, bende bir hayat duygusu uyandıranı ortaya çıkarmak istedim.”
‘Çektirmekten nefret ederdim’
Kızının doğumundan sonra fotoğrafa merak saldığını belirten Demirkubuz, “Fotoğraf çektirmekten nefret ederdim… Hâlâ öyle bir duygum var. Çocukluğumda benim hiç fotoğrafım yoktu. Bir tane 40 kişinin içinden çok küçük bir fotoğrafım vardı. Kızım doğduğu zaman onu çekmeye başladım. ‘Benim fotoğrafım yok, onun olsun’ diye başladı iş. Sonra yürümeye başladım. ‘Forrest Gump’ gibi inanılmaz yürüyüşler yaptım. Sonra bununla yetinmedim. Gezmeye, şehirlere, başka ülkelere gitmeye başladım ki yolculuktan nefret ederdim. Sonra ‘Ben buraları niye çekmiyorum’ filan dedim. Elime bir-iki makine geçti onlarla çekmeye başladım. Sonra o büyüdü, büyüdü başka bir şeye, bir sergiye dönüştü. Umarım becerdiğimi düşünürsünüz.”
Tıpkı filmleri gibi hayattan, özellikle sokaktan beslenen kareler bunlar. Hayatın en gerçek temsiliyet alanı sokaklar yansıyor fotoğraflara. Sokak satıcıları, meydanlar, çarşı pazarlar, boş sokaklar, tramvaylar, uçsuz bucaksız yollar, öykülerde atıf yaptığımız ‘sıradan insanlar’ var fotoğraflarda. Demirkubuz, her ne kadar herhangi bir iddiada olmadığını söylese de bazı fotoğrafların ‘güçlü rejiye’ sahip olduğunun altını çizmek gerek.
Serginin düzenlendiği L Binası, Müze Gazhane’nin yeni etkinlik alanı. Binanın yapısı, serginin kurgusu ve fotoğrafların yerleşim biçimi ziyaretçilere bir filmin içinden geçiyor hissi veriyor. Sergi 9 Eylül’e kadar görülebilir.
Bir yanıt bırakın