Antakya’da yaşayan 42 yaşındaki güvenlik görevlisi Leyla Kokusever, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depreme evinde yakalandı.
O gece Kokusever, hasar alan evinden yara almadan kurtulurken, bir alt sokağında annesinin, yakın bir noktada ablası ve kardeşinin kaldığı binalar ise yıkıldı. Kokusever, kardeşi, ablası, kuzeni ve yeğenlerinin cenazesine depremin 4. gününde, annesine ise 6. günde ulaşabildi.
Hayatta en sevdiği varlıkları kaybeden Kokusever, defin işlemlerinin ardından il dışındaki kuzeninin yanına gitti. Hayatta en yakınındaki 9 kişiyi kaybeden Kokusever, geride kalan 2 kardeşinin varlığıyla teselli buluyor. Yaklaşık 40 gün kent dışında acısını yaşayan Kokusever, kısa süre önce Hatay’a döndü. Leyla Kokusever, ablasının evinden kurtarabildiği annesinin fotoğrafına sarılıp, bir konteynerde tek başına yeniden hayata tutunmaya çalışıyor.
“TÜM BİNALAR ÇÖKMÜŞTÜ”
Depreme Antakya Akevler Mahallesi’ndeki evinde yakalandığını anlatan Leyla Kokusever, o saate ayakta olduğunu ve büyük bir sarsıntıyla irkildiğini söyledi.
Depremden önce hafif hafif bir aydır sürekli sarsıntıların olduğunu anlatan Kokusever,“Odamdan salona doğru koştum, deprem yine duracak diye bekliyorum. Yere çöktüm kanepenin yanına uzandım ama bu kez deprem durmadı. Sarsıntı devam etti, cam kırılması, çatırdama, gök gürültüsü gibi sesleri anlatamam. Bir anda ışıklar gitti. Sarsıntı durdu, güçlükle telefonumu buldum. Telefonumun ışığıyla yıkıntılar arasından kapıya yöneldim. Yarım saat evin içinde kaldım, kapıyı sonra açmayı başardım. Demirlerin ev enkaz arasından zemin kata kadar indim. Yıkılan duvardan dışarı çıktım, baktım bir yer kalmamıştı o caddede, bütün binalar çökmüştü” dedi.
“‘O GÜN SABAH OLMADI, HAVA AYDINLANMADI”
Hemen yakın noktadaki annesinin bulunduğu binaya doğru koştuğunu anlatan Kokusever, “ Annemim olduğu binaya bir şekilde ulaşmaya çalıştım ama hangisi olduğunu bulamadım. Sonra buldum annemin olduğu bina yok ortada çökmüştü. Orada ‘Anne anne anne’ diye seslendim. Kendime geldim, annemin çıkmış olabileceğini ve benim yaşadığım yere doğru gelebileceğini düşündüm. Annem 70 yaşında ama hareketliydi. Evimin yanına geldim, bekliyorum, dolanıyorum annem yok. Ablamların olduğu binaya ulaşamıyorum, telefona çıkmıyorlar. Sabaha kadar öyle kaldım, yağmur yağıyor soğuk. O gün sabah olmadı, hava aydınlanmadı. Korkunç bir şeydi Allah kimseye yaşatmasın. Yaşamayan bunu anlayamaz. Yaşadıklarımızı anlatabilecek bir cümle yok” diye konuştu.
Kokusever, annesini aramalarına rağmen bulamadığını ve enkaz altında kaldığını belirlediğini söyledi.
“ANNEMİN AYAĞINI GÖRDÜM”
Ablasının ve kardeşinin yaşadığı binaya doğru gitmeye karar verdiğini dile getiren Kokusever, “O caddede ablam ve kardeşimin yaşadığı bina yıkılmış. Kardeşim, ablam yeğenlerim içerideydi. Ablamlara ulaşamadık, dördüncü günde hepsinin cenazelerini çıkardık. Altıncı günde iki kuzenimin cenazelerine ulaştık. Kaç gün olursa olsun anneme ulaşmak için bekleyecektim. Binada 4 kişiyi çıkarmışlar, kurtarma ekibi gidiyor. Annemin içeride olduğunu söyledim. Kepçenin de yardımıyla, BOTAŞ Ceyhan Kurtarma Ekibi 7 saatlik bir çalışmayla benim tarif etmemle annemin ayağını gördüm. Annemin ayağını gördüm ve parçalanmamasını istedim. Çıkardılar yaşamıyordu, elleri yumuşacıktı daha. Ablam, kardeşim buz gibiydi. Annemin elleri yumuşacıktı. Ertesi gün mezarlığa defnettik” diye konuştu.
“KEŞKE ‘BENDE ÖLSEYDİM’ DİYORUM”
Kuzenleriyle birlikte 9 yakınını depremde kaybettiğini ifade eden Kokusever, “Cenazelerimi defnedince kentten ayrıldım ama geri geldim. Konteynerde yaşıyorum, gitmeyeceğim, burada yaşayacağım. İşime gideceğim. Yakınlarımdan iki kardeşim kaldı, onlarda il dışında. Şuan beni Antakya’da işim hayatta tutuyor. İsyan etmek değil ama ‘Allah’ım keşke bende ölseydim’ dedim. Ailem şehit oldu, ama onları düşünmeden yapamıyorum. Nasıl öldüklerini düşünüyorum. İnşallah kimse unutmaz” dedi.
Bir yanıt bırakın