Graham Fuller.. Derin Amerika’nın önemli isimlerinden.
Ortadoğu ve özellikle Türkiye üzerine kurduğu stratejilerle tanınıyor.
1961-1987 yılları arasında Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA’da, daha sonra da gölge CIA olarak bilinen RAND Corporation’da çalıştı.
FETÖ elebaşının ABD’de oturma izni alabilmesi için tavsiye mektubu yazdı. O mektupta Fetullah Gülen’in “ABD çıkarlarına aykırı bir harekette bulunmayacağı” vurgusu yaptı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye, Fuller hakkında yakalama kararı çıkardı…
Ve basit görünen ama derin anlamlarla yüklü bir ayrıntı daha.. Fuller’in kızının adı Ankara! Tam adı Samanta Ankara Fuller..
Amerikalılar ezelden beri pek bir sever bizi.. Hele de kıdemli istihbaratçılarının ayrı bir muhabbeti vardır ülkemize. Sadece onlar değil, İngilizler de düşkündür bize. Öyle olmasa İstanbul her seçimden önce İngiliz ve ABD’lilerin akınına uğrar mıydı?
Ocak ve Şubat aylarında İstanbul’a gelen İngiliz sayısı 56 bin 430..Amerikalı sayısı 41 bin 472!
Ne ilginçtir ki, 14 Mayıs 2023’teki seçimden iki ay önce de İstanbul’a gelen İngiliz ve ABD’li turist sayısında patlama yaşanmış. O dönemde 52 bin 625 Amerikalı, 43 bin 700 İngiliz turist olarak ayak basmış ülkemize. İncirlik Üssüne inen Amerikalılar hariç!
Kışın soğuğunda bu kadar Amerikalı ve İngiliz sadece kültür turizmi için Türkiye’ye geliyor olabilir mi? İçlerinde istihbarat çalışması yapsın, etki ajanı olarak ortalığı karıştırsın diye gönderilenler de var mıdır acaba? İnsanın aklına her türlü ihtimal geliyor.
Keşke bu soruların cevaplarını öğrenebilseydik. Hadi onu da geçtim. Sadece Fuller’in adı Ankara olan kızının son 10 yılda Türkiye’ye kaç kez geldiğini ve nerelerde kimlerle görüştüğünü bilebilseydik. Bu ülkede olan biten hiçbir şeyin tesadüf olmadığını daha iyi anlamış olurduk.
Batı dünyası için Türkiye dün olduğu gibi bugün de sadece Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülke. Her seçimden önce etki ajanlarını, casuslarını Türkiye’ye yollama sebeplerinden biri de bu. Kendilerine kullanışlı aparat arıyorlar.
Acı ama gerçek… Buluyorlar da.
Az iş çok reklamın sonu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre..
30 büyükşehir belediyesinin SGK’ya 20 milyar lira borcu var. Çalıştırdıkları işçinin, emekçinin sigortalarını ödemiyorlar!
SGK’ya en çok borcu olan ilk 5 belediyenin hepsi CHP’li.. Sırasıyla Ankara, İzmir, Adana, Şişli, İstanbul.. Toplam borcun yüzde 75’i CHP’li 11 belediyeye ait.
Borç rekoru Ankara Büyükşehir’de. Tam 4,5 milyar lira SGK’ya borcu var Mansur Yavaş’ın. CHP’li olmayan 19 büyükşehir belediyesinin SGK’ya borcu da o kadar. Ankara tek başına bu kadar belediyeden daha çok borç takmış devlete!
Mansur Yavaş bu rakamların açıklanmasına tepki gösteriyor ve Çalışma Bakanına “İşine bak” diye ayar vermeye çalışıyor. Bakan tam olarak öyle yapıyor zaten. İşine bakıyor.
Keşke siz de öyle yapsaydınız Mansur Bey… Belediye tam bir borç batağında. 5 yılda devletten 300 milyar lira civarında para geldi belediyeye. Yatırım sorulduğunda “Benim büyük projem yok” diyorsunuz. Sosyal yardımlara eskiden bütçenin yüzde 8’i gidiyordu Ankara’da. Bu dönemde o oran yüzde 4’e geriledi. Yani iddia edildiği gibi sosyal yardımlara ağırlık verildiği falan yok.
Yatırım yapılmayan, kent trafiğine nefes aldıracak projeler üretmeyen, işçinin sigorta primini bile devlete ödemeyen ama seçim kampanyasına tam 2,5 milyar harcayan bir belediyecilik anlayışı ile karşı karşıyayız. Sizce Ankara’nın parası nerelere harcandı bu 5 yılda?
O meşhur Nasreddin Hoca fıkrasının finali gibi bir durum var ortada..
Eğer bu ciğerse kedi nerede? Yok bu kediyse ciğer nerede?
Bir yanıt bırakın