Çift forvet demek daha çok gol pozisyonu demek değil. Ama bazen gerekiyor.
Mou orta alandaki sıkıntıyı en azından böyle çözmeyi hedeflemiş. Portekizli hoca Göztepe savunmasının Dzeko ile El Nesyri’nin markajında zorlanacağını ve rakip orta alanı daha fazla meşgul edeceğini hesaplamış.
Tabii burada her iki oyuncunun da sabit değil, hareketli oynaması gerekiyor. Bunu başardılar. Özellikle El Nesyri orta sahaya çok yardım etti. İsmail ile Szymanski’nin önünde orayı üçledi.
Bir de orta alanda İsmail ve Szymanski’nin ekstra eforu gerekiyordu. Penaltı golüne kadar sadece Maximin Göztepe defansını zorladı. Onun dışında Fenerbahçe’nin tek bir tehlikeli pozisyonu bile yoktu.
Alışkın olmadıkları sistemde oyunu bir türlü tutturamadılar. Kopuk kopuk oynadılar. İlk yarının son dakikalarına yani penaltı golüne kadar zorlandılar. Tabii bu yarıda Faslı forvetin Szymanski’nin muhteşem ortasına yaptığı ölü yaprak vuruşu görülmeye değer bir goldü.
Normalde bu skorun Fenerbahçe’yi rahatlatması gerekirdi. Ama hayır. Aksine bu skora rağmen panik yaptı. Göztepe’yi her hattı ile davet etti. Hocanın ilk yarı skorundan sonra en azından tek forvete dönmesi gerekirdi. Dönmedi. Israrla devam etti. Oysa hem Dzeko hem de orta alanda Szymanski, bir de Maximin gözle görülür şekilde yoruldular. Tadiç etkisi sıfıra indi.
İsmail tek başına kaldı desek yalan olmaz. Adam nereye gideceğini şaşırdı. Hele bir de gol gelince Fanerbahçe kontrolü iyice kaybetti. Korku dağları sardı.
Göztepe’nin ilk golünde dikkati çeken nokta Fenerbahçe’nin zaafı olarak gözüktü. Forvet ile birlikte savunmanın boy ortalaması 1.90’dan fazla ve rakip oyuncu neredeyse hayatının en rahat kafa golünü attı. Paylaşım, alan kontrolü sıfırdı.
Bu golden sonra ikinci golün geleceği o kadar belliydi ki sadece zamanını tahmin edemiyorduk. Livakoviç olmasa Fenerbahçe bu maçı bile kaybedebilirdi. Zaten bu futbola üç puan fazlaydı.
Bu maç baştan sona kadar Mou’ya yazar. Hadi ilk yarı çift forveti anlamak bir yere kadar. Ama farklı önde olmana rağmen oyunu tutmak için hiçbir doğru hamle yapmadı.
İrfan Can’ı kulübede tuttu. Ferdi belli ki bırakmış. Transferini düşünüyor. Adam bir yerde de haklı. Tekmeye kafa koymaz.
Nitekim öyle oldu.
Sanki hoca bu ligi biraz küçümsüyor gibi. Ben hallederim havasında. Ama öyle olmuyor işte. En azından dersini erken aldı.
Bir yanıt bırakın