Türkiye – Irak ilişkilerinde yeni dönem

Bilgay Duman – Son dönemde Türkiye – Irak ilişkilerinde yaşanan güvenlik merkezli görüşmeler, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayacak gibi. Her ne kadar iki taraf arasındaki diplomasi trafiğinde güvenlik ön plana çıksa da, özellikle Kalkınma Yolu Projesi, ticari faaliyetlerin gelişmesi, enerji iş birliği gibi alanlar başta olmak üzere Türkiye – Irak ilişkilerinin bir üst aşamaya geçeceği görülüyor.

14 Mart’ta Irak’ın başkenti Bağdat’a gider Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu’nun, buradaki görüşmelerinin ardından Irak tarafıyla yaptıkları ortak açıklamaların alt notlarına bakıldığında, bu yeni aşamanın izlerini görmek mümkün. Nisan ayında, Ramazan Bayramı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması beklenen Irak ziyaretiyle daha net ve somut adımların atılması daha gerçekçi bir görüş.

Öncelikle ortak açıklamaya bakmakta fayda var. İki tarafın ilişkileri sürekli kılmak amacıyla “yapısal” bir düzenleme istediği görülüyor. Bu kapsamda, terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında münhasıran çalışacak Ortak Daimi Komiteler kurulacak. Şunu belirtmekte yarar var; özellikle terörle mücadele konusunda gelinen nokta, bugüne kadar ulaşılmamış bir düzeyde. Her ne kadar Türkiye ve Irak, terör örgütü PKK konusunda aynı noktaya gelememiş olsa da, Bağdat yönetiminin PKK’yı ilk kez “yasaklı bir örgüt” ilan etmesi dikkat çekiciydi. Zira Türkiye, Irak’tan PKK’yı resmen terör örgütü olarak ilan etmesini talep ediyordu. Mevcut aşamada bu olmasa da, artık Irak’ın sahada da PKK’ya karşı aktif bir tutum sergilemesi gerekecek.

Süleymaniye ve Sincar

Bu noktada Türkiye ve Irak’ın, önümüzdeki süreçte terör örgütüyle mücadelede ortak operasyon girişimleri söz konusu olabilir. Nitekim Bakan Güler, Bağdat ziyaretinden hemen önce Irak’tan beklentileri dile getirerek, Bağdat’la ortak harekat merkezi kurulması konusunda olumlu yanıt alındığını ancak bugüne kadar kurulmadığını ifade etmişti. Mevcut durum itibariyle bu konuda somut adımlar atılması beklenebilir.

Burada Türkiye açısından, Irak’ın atması beklenen en önemli adımlar Süleymaniye ve Sincar merkezli olacak. Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde yaptığı operasyonlarla ülkenin iç kısımlarına çekilen PKK, Irak otoritesi ile temas halinde. Özellikle Süleymaniye’deki KYB – PKK ilişkisi, Türkiye’yi en fazla rahatsız eden ve terörle mücadeleyi sekteye uğratan konuların başında geliyor. Son süreçte KYB ile Bağdat arasındaki yakın ilişkiler de göz önünde bulundurulduğunda, Irak merkezi hükümetinin Süleymaniye konusunda nasıl bir hamle yapacağı ya da yapabileceği merak konusu.

Bununla birlikte daha önce yapılan ancak uygulanamayan anlaşma göz önünde bulundurulduğunda, Sincar’ın nasıl ve hangi süreçlerde temizleneceği önemli olacak. Zira terör örgütüyle mücadelede atılacak adımlar, sadece güvenlik ilişkilerini belirlemeyecek, aynı zamanda diğer alanlardaki önemli gelişmelere alan açacak.

Projenin önemi

Özellikle Irak’ın geleceği projesi olarak ifade edilen, Irak’ın Basra kentinde bulunan Fav Limanı’ndan Türkiye sınırına kadar uzanacak alanda yaklaşık 1200 km’lik bir karayolu ve demiryolu hattı yapılması planlanarak, bu hattın geçtiği yerlerde sanayi siteleri, ortak ticaret bölgeleri gibi ekonomik ilişkileri geliştirecek adımlar atılması bekleniyor. Ancak söz konusu hattın, Irak’ın kuzeyinde PKK’nın etkin olduğu bölgelerden geçecek olması, bu sorunun öncelikli çözümünü beraberinde getiriyor.

Türkiye’nin Bağdat – Erbil iş birliği ve diyaloğunu da önemsediği görülüyor. IKBY İçişleri Bakanı’nın da Bağdat’ta yapılan görüşmelerde yer almış olması dikkat çekici. Eğer Ankara- Bağdat – Erbil diyaloğunda ortak bir süreç geliştirilebilirse, bu sürecin, sadece iki ülke ilişkileri açısından değil bölgesel denklem açısından da olumlu sonuçlar getireceği söylenebilir. Türkiye’nin, Kalkınma Yolu Projesi’ne “bölgesel” bir nitelik kazandırmaya çalışması, bu anlamıyla dikkat çekici. Yani Türkiye – Irak ilişkilerinin yönü, bölgesel iş birliği süreçlerini de tetikleyecek nitelikte.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*