Son birkaç yıla kadar çocukluk çağı aşılama başarısında yüzde 98’lik aşılama oranlarıyla Avrupa’da ilk sıralarda yer alan Türkiye, pandemide birinci basamak aşılama süreçlerinin kesintiye uğraması, yoğunlaşan göç dalgaları ve özellikle son birkaç yıldır artan aşı karşıtlığı ve kararsızlığının da etkisiyle, Dünya Sağlık Örgütü’nün son verilerinde “kızamık vaka sayısında” Avrupa birincisi oldu.
Uzmanlara göre Türkiye’de, 2013’den sonraki en büyük kızamık salgını yaşanıyor. DSÖ’nün 31 Mayıs 2023’de yayınladığı ve “2022 Mayıs ile 2023 Nisan tarihleri arasında tespit edilen kızamık vaka verilerini içeren son haritasına göre, ilk üç sırada Türkiye, Rusya ve Tacikistan yer aldı. DSÖ’nün Nisan ayında yayınladığı bir önceki verisinde, Türkiye iki, Tacikistan birinci sırada yer alıyordu. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak kızamık açısından bir salgınının söz konusu olmadığını, tespit edilen hastaların kontrol altında olduğunu ve filyasyon çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü vurgulayarak, tespit edilen kızamık vakalarının yüzde 86’sının İstanbul’da olduğunu belirtmişti.
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcısı ve Bilim Komisyonundan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Çınla Nişli Kaya ise kızamıkta 3-4 aydır yaşanan artışın, son birkaç haftadır daha da yoğunlaştığını belirterek kızamık vakalarının İstanbul’da Avrupa yakasının iç ve kuzey kesimlerinde yoğunlaştığını kaydetti ve özellikle 9-18 ay arası çocuklarda kızamığa daha sık rastladıklarını söyledi.
“EN ÇOK 9-18 AY ÇOCUKLARDA RASTLIYORUZ”
Dr. Kaya, “İstanbul’da özellikle son 3-4 aydır vakalarda artış yaşıyoruz. Son 3-4 haftadır da kızamık vakalarını daha yoğun yaşıyoruz. Bizim ilçemizde (Eyüp), çok yoğun olmamakla birlikte, bazı bölgelerde maalesef çok daha fazla. Avrupa yakasının iç ve kuzey kesimlerinde daha fazla görüyoruz vakaları. Vaka sayısının fazla olduğu bölgeler maalesef aşı kararsızlığı veya reddiyle paralellik gösteriyor. Özellikle Avrupa yakasının iç ve kuzey kesimlerinde bunu daha fazla görüyoruz. Maalesef özellikle 9-12 ay ve 12-18 ay çocuklarda çok görüyoruz kızamığı. Bunlar da aşıları yaptırılmamış çocuklar. Aşı kararsızlığının en önemli sebeplerinin başında inançlar ve bir kesimin de aşı içerisindeki bazı maddeler nedeniyle aşının zararlı olduğunu düşünmeleri geliyor. Kovid salgını sonrası, çocukluk çağı aşılarını yaptırmama konusunda artış yaşandı. Aşıya güvensizlik arttı” dedi.
“SADECE AŞI YAPTIRMAYANIN SORUNU DEĞİL”
Kızamık açısından özellikle gebeler, bağışıklığı baskılanmış kişiler ve aşısız çocukların büyük bir tehlike altında olduğunu kaydeden Dr. Kaya, şunları söyledi: “Kızamık çok kolay bulaşıyor, çok hızlı ilerliyor ve hastalığın kesin bir tedavisi de yok. Sadece semptomları yani şikayetleri giderecek tedaviler verebiliyoruz. Böyle olunca da zatürre gibi ağır akciğer enfeksiyonlarına, beyin enfeksiyonlarına, merkezi sinir sistemi enfeksiyonları (ensefalit) gibi uzun dönemde etkili olacak enfeksiyonlara sebep oluyor ve maalesef hasta kayıpları ya da hasarlarla karşılaşabiliyoruz. Çok ciddi bir halk sağlığı problemi. Maalesef aşı yaptırmayan kişinin sadece kendi sorunu olmuyor; ülkemizin, hatta dünyanın problemi haline geliyor aşı karşıtlığı.”
KIZAMIK GEÇİREN ÇOCUKTA 8-10 YIL SONRA BEYİN İLTİHABI RİSKİ
Çocuğun kızamığı geçirip bağışık olması yönündeki yaklaşımın da son derece tehlikeli olduğuna işaret eden Dr. Kaya, özellikle 2 yaş altı çocukların kızamık geçirdikten sonra virüsün vücutta sessiz bir şekilde kalıcı hale gelerek yıllar sonra sakatlık ve hatta ölüme yol açabilen SSPE tablosuna yol açabildiğini söyleyerek şu bilgileri verdi: “Bu hastalığı geçirdikten sonra virüs vücutta saklı kalabiliyor ve 8-10 sene sonra SSPE diye bir hastalık var, pan-ensefalit yani beyin iltihabı. Bunu geçirebiliyor çocuk. Bu da çocuklarda daha kalıcı bir hasara yol açıyor, merkezi sinir sistemi hasarları yaşanıyor ve enfeksiyonlardan dolayı kaybedebiliyoruz çocukları. O yüzden aşılanmak, her zaman enfeksiyonu geçirmekten çok daha güvenli ve değerli”
“OKULLAR AÇILDIĞINDA BULAŞ DAHA DA ARTACAK”
Dr. Çınla Nişli Kaya, okullar açıldığında kızamık vakalarında çok daha yoğun bir artış yaşanacağına dikkat çekerek eksik aşılı ya da aşısız çocukların ailelerine seslendi ve aşılarını bir an önce yaptırmaları gerektiğini kaydetti. Dr. Kaya, “Kızamık, damlacık ve temasla bulaşan bir enfeksiyon olduğu için, okullar açıldığında bulaşma hızı daha da artacak. Mevsim itibariyle üzerine grip veya rinovirüs gibi başka bir takım viral enfeksiyonlar da ekleneceği için teşhis edilmesi, vakaları ayırmak çok daha zor olacak. Çok daha kombine, daha zor tedaviler vermek zorunda kalacağız. O nedenle Eylül’e bırakmadan, okullar kapalıyken eksik aşılı olanların aşılarını tamamlatmasını öneriyoruz.” dedi.
“AŞI SIKINTISI YOK, 9-12 AY VE 4’ÜNCÜ YAŞTA YAPILIYOR”
Kızamık aşılarının çocukluk çağı aşı takviminde 12’nci ay ve 4’üncü yaşta yapıldığını belirten Dr. Kaya, son yıllarda vakalardaki artış eğilimi nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nın talimatıyla 9’uncu ayda da bir aşı dozu eklendiğini belirterek şunları söyledi: “Aşılanmamış olan tüm çocukları için aile sağlığı merkezlerimize davette bulunuyoruz.1970’ten beri uygulanan bir aşı bu. Klinik çalışmaları bitmiş bir aşı. Canlı bir aşı evet ama en fazla yapıldığı gün kolda hafif bir ağrı, hafif ateş, belki bir halsizlik yapabilir. Onun dışında çok büyük bir yan etkisi yok. Güvenliği klinik olarak da kanıtlanmış bir aşı. Önceleri birinci yaş ve ilkokul çağında aşılama yapılıyordu. Şimdi ilkokul aşılaması 4 yaşa çekildi. Aile sağlığı merkezlerimizde kızamık, kızamıkçık, su çiçeği aşısı birlikte yapılıyor ve aşı temininde hiçbir sorunumuz yok. Aile hekimliklerinize, hemşirelerinize başvurarak aşınızı kontrol ettirebilirsiniz. Eksik aşısı olanlar hemen aşılanabilir. Özellikle 9-12 aydaki çocuklarımız için bu çok önemli. Lütfen ihmal etmeyin.”
Bir yanıt bırakın